Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Bir Eşcinselin Tanrısına Mektubu




           Genellemek ne kadar doğru olur bilemem ama; eşcinsel olduğumuzu fark etmemizle birlikte bir çoğumuzun yaşadığı duygular, sorunlar ve sorular bir birine benzemektedir. Hayata 1-0 yenik başlamak olarak tabir edebileceğim o dönemlerde “kendine ötekileşme” ile ötekileştirilmenin nimetlerinden fazlasıyla yararlanmaya başlamıştık. Nimet dediğime bakmayın açacak olursam; her türlü bunalım, sıkıntı, stres, bitmeyen sorular ve sorunların vs'si aklınıza gelsin. 


Kimimiz aile, kimimiz arkadaşlar, kimimiz çevre, kimimiz dini öğretilerin vermiş olduğu yaptırımlar, kimimiz de bunların kolektif olarak birleşmiş halleri ile “ben ne olacağım” , “neden ben” , “neden farklıyım ki” , “acaba tek miyim” , “tanrım bana neler oluyor” , “lütfen tanrım kurtulayım bu duygularımdan” soruları ve duaları ile her gece yatağımıza girdiğimiz zaman baş başa kalmışızdır. Eşcinselliğin bir seçim olduğunu öne sürenler ya da anüsteki kaşıntıyı bahane edip eşcinsel olunduğunu sanan aklı evveller, daha cinselliğin ne demek olduğunu bilmediğimiz yıllarda yapmış olduğumuz içsel hesaplaşmaları bırakın anlamayı kabul bile etmezler.




İşte böyle bir zamanda tüm samimiyeti ile “inandığı tanrısına” mektup yazan ve bunu bir forumda paylaşan arkadaşımızın mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisi gaybvegarb nicki ile tumblrda bulunmaktadır. Mektubu sorduğum zaman yaptığı açıklamanın bir kısmı ise şöyle;



“……… Henüz lisede okurken ben de her eşcinsel gibi buhranlar yaşadım. O vakitler bizim gibi olanların uğrayabileceği (şimdi yerinde yeller esen) doğru düzgün tek bir site vardı. O sitenin forum bölümünde yönelimini kabul etmiş olan yetişkinler biz ergenlere yol gösteriyor, destek oluyorlardı. Çok sağlam arkadaşlıklar edinmiş, saati bir kontör tarifeleriyle birbirimize sıkıntılarımızı anlatarak elimizden geldiğince merhem olmaya çabalamıştık. Üstelik Türkiye’nin çok farklı yerlerinden, birbirini hiç görememiş insanlardık. Neyse işte bu çocuksu mektupda o foruma yazmış olduğum bir yardım talebiydi.  ………… özensizce yazılmış, imla hatalarıyla dolu, benim için sıradan bir yazıydı. Şimdi bakınca ise bunu sadece “samimiyet” olarak adlandırabiliyorum. Değişmeyen ülkenin değişemeyen eşcinsel hezeyanı ……..”

Mektup ise şöyle;

Uzun bir yol bu, caddenin sağında solunda ışıklar, sonunu görmek mümkün değil, ayaklarım götürebileceği yere kadar götürmek istiyor bedenimi ama nereye ne için götürecek? Kaçtığım bu yalnızlık gittiğim yerde de peşimden gelmeyecek mi? Orda da tüm ruhumda hüküm sürmeyecek mi?

İşte bir erkek yaklaşıyor uzaktan, kim bilir belki o da benim gibidir ya da her şeyin üzerine gelip boğulduğunu hisseden kendini dışarı atmış bir adam... 

Baba, kardeş, arkadaş olmalıydı tüm erkekler hayatımda, hislerim ve duygularımın önemi yok. Bir kız bulup onunla yaşamalı hatta evlenmeliyim, tüm hayatımı suçsuz yere bir mahkûm gibi geçirmeliyim.

Off Allah’ım suçum neydi benim, niye böyle farklı hislerim? Ansızın bir sokak arasında yürürken göz göze geldiğim erkeğe neden bu sevgim. Niye erkeklere eş olsun diye yarattım dediğin kızları sevemeyişim. Hangi günahın bedeli bu? Hangi suçun? Her oyun kuralına göre mi oynanmalı? Peki bu oyun nasıl sürer nasıl ilerler? Bedenine ve ruhuna aykırı bir kızı koynuna almak hem kendine hem de ona işkence değil mi? Sevemeyip seviyorum demek sahtekârlık değil mi?

İşten eve, evden işe gidip gelen mutsuz bir yürek, kime neye yarar sağlayabilir?  Kime gülebilir, kime el uzatabilir? Ta en baştan kurulmuş bir oyun ve kuralları. Yapın kullarım diyorsun, yapıyorum. Yapma dediğin bu eşcinselliğimi nasıl durdurabilirim. Bedenimi kilitledim, öyle ki elini dahi sıkamaz oldum bir erkeğin, ya yine o duygularım depreşirse korkusuyla.

Günahkâr, iğrenç bir kul mu olacağım senin nezdinde. Bir erkeği öpersem, ona seni seviyorum dersem. Lut kavminden başka kaynak yok mu, yol yok mu eşcinseller için. Mesela duygularımı umursayan peygamber yok mu? Bir kitap yok mu böyle mutlu ol diyecek? Eğer belirli bu kuralları eksizsiz yerine getirirsem, mutlu olamamama, acı çekmeme rağmen ürkek bir ceylan olup bir aslan gibi kükrersem vaat ettiğin o cennete girer miyim? Verir misin Allah’ım bana bunun garantisini?

Kafam allak bullak ne senin gösterdiğin yol beni mutlu edecek, ne de kurallarına aykırı davranırsam vicdanım rahat edecek. Biliyorum yol gösteren olmayacak hayat benim ve kararları kendim verip ilerleyeceğim...

Tozlu kaldırım taşları, boş panolar, afişlerle dolu elektrik direkleri ve hafif bir uğultuyla esen rüzgar, gözyaşlarıma her gün tek şahitlik edenlerim.  Acım öyle büyük ki sığdıramıyorum hiçbir yere, her günüm bir önceki günden daha beter geçiyor. Zamanla katılaşır sandığım yüreğim git gide daha çok acıyor. Duyarsızlaşıyorum herkese, her şeye karşı. Senin o zorlu kuralların yetmezmiş gibi birde üvey evlat muamelesi görüyorum dünyada.  Saklasam da cinsel kimliğimi gözlerim, ellerim ele veriyor beni, sapık deniyor, ahlaksız deniyor her sözleri yüzüme tükürük, kalbime bir ok gibi saplanıyor. Elimle başını okşayamıyorum bir çocuğun o bile kaşlarını çatıyor, kaçıp uzaklaşıyor benden. Sen o tarafta çekeceksin de beni infaza, kulların çoktan beni almış ortasına. Bir vatan haini, tecavüz eden bir sapık ve daha tonla suçun prangalısıyım ben. Özgürlüğüm bu tarafta olmaz biliyorum ama umarım melekler alır beni yanına.

Karar versem eğer senin yolunda ilerlemeye, yemin etsem sana tövbe bir daha olmaz söz diye. Hadi mutluluktan da vazgeçtim huzurlu olur muyum, bu yollarda yürümekten bıkıp durur muyum?

Seviyorum Allah’ım seni ama senden korkup yaklaşamıyorum kalbimi hızla çarptıran bir kula. Aşk denilen şey bana bu dünyada yasak meyve. Dostluk içimi acıtan hayallerimdeki bir rüya. Ailem zaten hiçbir zaman olmadı ki yanımda, yine sana dönüyorum yakarışım sana, duam sana, acılarım, şikâyet edişim sana.

Yaşım geldi de geçiyor Allah’ım ben hala bir çözüm yolu bulamadım. Bazen düşünmeseydim diyorum acaba daha mı vurdumduymaz olsaydım, daha katı daha gaddar mı olmalıydım. Kader denilen şey zaten muamma geçmişim hayırsız, bugünüm yararsız, yarınım ne olur kim bilir. Kimilerine göre biz günahsız suçsuzuz senin çizdiğin resmin figürleriyiz, kimilerine göre sadece yolcu olan biz belliyiz yolumuzu kendimiz çizeriz. Ben de o yolunu kendi çizenlerdenim.

Anladım artık mutluluk ve huzur yok bana bu dünyada. Dayan kulum deyişin yeter bana, ama senden de bir ses bir işaret yok ki.

Yolunu kaybetmiş bir çocuk gibiyim, hiçbir yere gidemiyorum, kaybolduğum bu yerde durup bulunmak istiyorum. Ne olur Allah’ım cesedim serilmeden bu yere bana bir ışık bana bir kelam bana bir melek gönder, kurtuluşum ol kurtarıcım ol...


"



Evet katılabilenecek noktalar olduğu gibi, o zaman ve yaştaki soru ve sorgulamalarla normal karşılanabilecek duygu ve düşüncelerle dolu bir mektup. Mektupta geçen bir kaç noktaya değinecek olursam yanlış algılamalara sebebiyet verebilecek noktaları kendi adına düzeltmek istiyorum.

* Eşcinsel bir birey hemcinsi ile tokalaştığında ya da karşılaştığında illaki ona aşık olacak ya da onunla ilgili birşeyler yaşamak isteyecek bir birey anlamına gelmesin. 

Örneğin ben erkeklerden hoşlanan bir erkek olarak önüme her çıkan erkekten hoşlanmam!. Her elini sıktığım erkek bende ereksiyon olma sebebi doğurmaz. Nasıl ki sizler eş konusunda seçici iseniz bizlerde seçiciyiz. Tek fark hemcinsimizden hoşlanmak.


* Dünyada oldukça yaygın olan ve insanoğlunun en pislik yönlerinden birisidir diye tabir edebileceğim "pedefoli" ile "eşcinselliği" bir araya getirmek ahmakça olur. Zira pedefoli (sübyancılık) herkesce nefret edilmesi gereken cinsel bir sapkınlıktır. Bu sapkınlık her türlü cinsel yönelim ve cinsiyete sahip insan içinden çıkabilir. Hetero, eşcinsel vs.

Her ne kadar adı tanrıya yakarış olsa bile içerisinde "serzenişler de" mevcut olan bu mektuptan her okuyan kendince olumlu ya da olumsuz bir şeyler çıkaracaktır diye düşünüyorum... 
Ogaybende Blog Yazarı

14 yorum:

  1. Beni benden aldı bu mektup!
    Bence homofobiklere okutulmasi gereken bir mektup. Çünkü bende bir homofobiktim, önce Kaan'ın sonra diğer gay bloggerların yazıları sayesinde lgbt destekçisi oldum.

    Bu mektup bana yakın zamanda başıma gelen olayı hatırlattı. Türkiye de kadın olmak zor eşcinsel ya da trans olmak daha da zor. Nedenİ malum cahil yetiştirme sistemimiz ve ataerkil olmamız yüzünden.

    Yaşadığım anima gelirsek(umarım anlatmama bir sakınca olmaz çünkü benim için çok önemli bir anı) , daha 1 aylık bir ilişkim var. Öpüyoruz birbirimizi ama yanaktan henüz. Sonra tam eve yakınken sarıldık ayrılacağımız sırada hani derler ya filmlerdeki gibi öpüşmek diye hah işte o oldu. O an çok mutlu oldum nasıl mutluyum , ne güzelmiş öpüşmek diyorum. Öpüşme sonrası o da mutlu tabi. Birden aklıma annemin ve babamın bana kızan , nefretle bakan yüzleri belirdi aklımda. Kendimi bir adam öldürmüş kadar suçlu hissettim o an. Nasıl bir vicdan azabidir o öyle ki bana bir ağlama krizi tuttu gitti. Zavallı çocuk ise ne olduğunu anlamadı. Eve gittiğimde öpüşmekten şişmiş dudaklarimla ve ağlamaktan kizarmiş gözlerle geldim hemen yatağa girdim yorganı kafama kadar çekip o öpüşme yi düşündüm hem mutlu hem suçlu hissettim.
    Abim öpüşseydi ve ailem görseydi ooo bizim çocuk erkek olmuş olurdu. Ben yapınca gorulseydim Afedersin sürtük muamelesi görürdüm. Bunun korkusu bile yetti bana.
    Sonra tanrı nin erkeklere neden bu kadar toleranslı olduğunu sorguladim bundan sonra ki opusmemizde asla o duyguları içimde barindirmadim suçlu değildim ben sadece çok sevdiğim kişiyi öpüyorum. Ama hala toplumdan ve ahlak baskisindan korkuyorum.

    Umarım bu mektubu yazan kişi şu an mutludur çünkü o kadar samimi ki o kadar içten ki yazısı !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu toplum baskısının bir yansıması, yanlış olmayan bir şeyi yanlış yaptım diye düşünerek kendini sıkıntıya düşürmek gibi ama bunun yanlış olduğunu fark etmen fazla sürmemiş ;)

      Sil
    2. Bir iki şey söylemek istiyorum.
      Gülşah senin hissettiğin şeyi
      gaylarda aynı hissediyor.Gerçekten aynı (Örnek verirsek bundan daha iyisi bulunamaz.Tabi biraz farklılıklar vardır ama genel düşünceler aynı)
      Erkeklerin toleranslı olmasında hakkın var.Yine her erkek de (insan da) aynı değil.(bir çok insan gördüm inceledim.Onun için söylüyorum)
      son olarak homofobiyken düşündüklerinle ve sonraki düşünceler nasıl ? çünkü ben eşcinselleri nasıl heteroseksüellerin anlayacağı dilde anlatabilirim diye uğraşıyorum.
      Gaylar hankında farklı bir inanış var bunu kırmaya çalışıyoruz.
      Yüzünüz den mutluluk hiç eksik olmasın.

      Sil
    3. O Gay Bende , iyi ki kurtuldum o saçma duygulardan. Ne zaman o saçma duygudan kurtuldum o zaman kendimi özgür hissettim. Teşekkür ederim :)

      Sil
    4. Biseksuel Ahmt, şimdi utandım homofobikken ki düşüncelerimi söylemeye çünkü şimdi düşününce ben neyın kafasındaymışım ya diyorum.

      Homofobikken , gayler ile trans kadınları bir gibi düşünürdüm. Trans kadınların kadınlara özendiğini, Gaylerin ruj sürmek ya da topuklu ayakkabı giymek isteyen feminen ötesi gibi düşünürdüm.
      Bu düşünce benim suçum değil. Bana gösterilen , izlediğimiz film ve dizilerde gösterilen yani gay ve trans kadınları kötü şekilde canlandıran kişiler yüzündendir. Neyi görürseniz, neyi size empoze ederlerse bunu kabul edersiniz. Aslında böyle olmamalı.

      Şimdi ki düşüncem , ben şu an nasıl sevgilimi seviyor ona aşıksam, nasıl onun ellerini tutuyorsam, nasıl onu tutkuyla öpüyorsam, (sevişmek istesek de adı batasıca ahlak yüzünden bunu evliliğe kadar ertelemek zorunda kalıyoruz. Evlilik olmadan yapmam için önce aileden ekonomik bağımsızlığımı kazanmam lazım malesef) nasıl sevişmek istiyorsam onunla gay ve lezbiyen çiftler de aynısını yapıyor yani hiçbirimizin farkı yok ki tek fark aşık olduğumuz ya da arzuladigimiz bedenler , cinsiyet.

      Heteroseksüellerin düşüncesini degistirmek için önce gay ve transların ne olduğunu açıklamak çünkü onların kafasında bi kadın olma ve özenme olarak yansıyor. Sonra , onlara heteroseksüellerin baskısı ve saçma ahlak kuramı yüzünden yaşadığınız zorlukları anlatın. Empati kurmak diye bir şeyin varlığından bahsedin. Mesela kınadıkları şeyin kendi çocuklarında da olabileceğini. Çocuklarından elalem ne der diye , günah (!) Diye saçma nedenlerle yüz üstü birakmamalarını söyleyin.

      Bunları söyleyin ki , benim gıbı homofobikken destekçi olsun sizlere (hepsi olmasa da azıcık empati kurabilen ve düşünebilen varsa destek olur.) Daha çok şey var söylemek istediğim ama bu kadarını dile getirebildim zaten yorum baya uzun oldu.

      Sil
  2. merhaba o gay ben de
    yazılarını beğeniyorum güzel şeyler yazıyorsun.Her gayın söyleyemediğini kimseye açıklayamadığını sen onlar adına burada anlatıyorsun. (utangaç olanların diyelim )

    YanıtlaSil
  3. Oha diyorum çocuk yazar olmak için doğmuş. Çıktısını alıp sokak sokak dağıtasım var şuan. Ölmedim derse devam.
    Kaan Boşver

    YanıtlaSil
  4. Mektubu bundan tamamen habersiz olmana rağmen doğum günümde paylaşmış olman beni hem şaşırttı hem de gülümsetti. Paylaşım ve açıklamaların için teşekkür ederim. Dilerim aynı hisleri henüz yaşayanlar yalnız olmadıklarının farkında olurlar.

    Ayrıca güzel dileklerin için teşekkürler Gülşah. Şükürler olsun mutluyum ve mutsuzluklarım artık oldukça sıradan. :)

    Kaan Boşver sen ise bir hayli güldürdün beni. Bir insanın kendine yazar diyebilmesi garibime gitse bile sanırım şu an yaptığım işi karşılayan başka bir şey yok.
    GaybveGarb

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba gaybvegarb; böyle güzel bir tesadüfü yakaladığım için mutlu oldum. Tekrar teşekkürler ;)

      Sil
  5. Bu süreçten geçtiğim zamanı hatırlıyorum. Hayatı akışına bırakmaktan başka bir seçenek bulamadım. Belki dinimi ve kimliğimi birlikte yaşayabilirim dedim. Ama sanki ikisi zıt şeylermiş gibi birine yaklaşsam digerinden uzaklasiyorum. İnsam kendindem nereye kadar kacabilir ki? Bu mektupta sorulan soruları zaman zaman kendimi kabullenmis olmama rağmen hala soruyorum. Hayatıma devam ediyorum bir şekilde bazen karamsarlıkla bazen korkuyla bazen tanımsız duygularla. Bir yol göstericimiz olsa güzel olurdu
    Bir can dostu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ikisini bir birinden ayırmana gerek yok sen içinde barıştırdıktan sonra

      Sil
    2. Ama bazı sorular var cevap gerektiren ve hâlâ cevabını net veremediğim
      Bir can dostu

      Sil

Yaz yaz için de kalmasın