Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Gayfilmlerim


Blogumu takip edenler bilir. İzlemiş olduğum LGBT içerikli filmleri tanıtmak ve hakkında yorum yazmak için blogumda bolca yer ayırmıştım. Fakat zamanla blogun asıl içeriğini gösteren konular çok arkalarda kaldı falan.

Eh bloggerlık ve blog olayı bitmiş olsa bile :) tarihin bir köşesinde kalsın değil mi? Peki LGBT filmlere ne oldu?

Hiç bir şey, blog olayı ölse bile sağladığı internet sitesi desteği ile yeni bir blog altında toplandı. İzlemiş olduğum filmleri bir başka blog altında toplamaya karar verdik. Verdik diyorum film sağlayıcım (lol) böyle bir fikir attı ve bana da mantıklı geldi güzel de bir blog oldu.

Ne zamandır yazayım yazayım diyorum bugün bi gaz yazdım gitti.

Özellikle film arşivi yapanlar için;

Şöyle ki blogta filmleri yıllarına göre bulabiliyorsunuz;




Şimdilik 15 film ile 2013 yılı önde gidiyor.

Aynı şekilde ülkelerine göre de,






Şimdilik Türkiye'den 2 film var. ABD ise başı çekmeye devam ediyor pek bırakacak gibi de görünmüyor :)

vs. vs.



Ayrıca tanıtılan filmlerin her birinin Türkçe alt yazısı mevcut.



Blog 8 yaşında


9 Aralık 2018 itibariyle blogumun açılışının üzerinden tam 8 koca yıl geçmiş. Eh ben de bunun şerefine gifte görüldüğü üzere 8 ovlanla bir kutlama yaptım dicem olmıcak çünkü değil 8 bir tanesi bile yok.

(başvurular DM, ilk gelen sekiz kişi kazanır)

(Tabii ki eso beso gibi "evet yine bir hafta-sonu ve yine bir tokmakçım yok a dostlar" diye ağlamıcam :D)

Geriye dönüp baktığım zaman, "buralar güllük gülistanlık iken yani" iyi ki yaşamışım diyebileceğim bir kaç anım olmuş bu blog sayesinde. Mesela 5 yıl önce katıldığım "onur yürüyüşü" ki o zamanlar yasak vs yoktu tarihin en kalabalık yürüyüşüydü falan.

Güzel arkadaşlıklar edindim, arada mesafeler olunca zamanla rehberinde bulunan bir isim olarak kalıyor. Aklına gelirse yazıyorsun vs. Ya da "bizler gerçekten vefasızız" dicem ama "ortak bir yaşanmışlık olmayınca hatıra gelmekte zor oluyor aslında (yıldan yıla ile olmuyor)" demek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum..

Blogum aracılığıyla kendisi ile barışmasını sağladıklarım da oldu elbette. Umarım hepsi daha iyidir.

1 milyon tıklanma sayısını devirmiş olan blogumu takip eden, yorumları ile katılımda bulunan tüm takipçilerime / okuyucularıma teşekkür ederim.



Bed Buddies (2016)



2016 ABD yapımı olan bu filmin süresi 15 dk.

Filmin konusuna gelecek olursak;

Üç yakın eşcinsel arkadaş, bir sabah uyandıklarında, kendilerini büyük bir yatakta ve çıplak halde bulurlar. Akıllarında kalan şey ise geceleyin unutulmaz bir seks deneyimledikleri ve barda gördükleri derili adamdır. Uyandıklarında bunu kiminle yaptıklarını anlamaları ise biraz zaman alacaktır.

imdb'den 100 kişi oylamış ve 4.1 puan almış. benim puanım ise 6 olsun.





Bu filmi izledikten sonra twitter'da şöyle bir anket yapmıştım. Film için spoiler olacak ama;




100 kişi oylamış ve 74 kişi "evet olabilir" demiş. Filmde de geçtiği üzere bence yeni tanışan kişiler ya da bir grup aracılığı ile tanışan kişiler kesinlikle "acaba?" diyerek 19 kişinin de  oyladığı gibi "içinden geçirmiştir." 

Anketi; "Sevgili olduktan sonra arkadaş kalınır mı?" olarak anlamamışsınızdır umarım. Velhasılı yolda gördüğümüz yakışıklıyı bile o dakika gözümüzle soymaya başlayan bizler kesinlikle eşcinsel arkadaşlarımız ile "olsa olur muydu ki" diye düşünmüşüzdür.

Yalnız bu sefer fecii gömdüm bizi :)) Aksini düşünen yoruma çöksün hıh.


Zwillinge (2010)


Twins (2010)

2010 Almanya yapımı kısa metrajlı bu filmin süresi 15 dk

Tek yumurta ikizleri ve bunlardan birisi evlenme arefesinde. Filmin posterinden de anlaşılacağı üzere bu tek yumurta ikizlerinin arasında bir şeyler olmuş lol. Eşcinselliklerini tam olarak kabullenememiş (en azından birisi) ikizlerin arasında bakalım bu evlenme arefesinde neler geçecek?

Ensest ilişkileri hiç bir şekilde onaylamıyorum bana açıkçası iğrenç geliyor. Lakin ben böyle deyince hetero birisi de çıkıp "bana da eşcinsel ilişkiler iğrenç geliyor" dediği zaman her ikisini aynı kefeye koyamıyorum varsa bir açıklaması olan buyursun gelsin.

Twitter'da bu filmi tanıtmadan önce iki adet anket yapmıştım. Sonuçlarına göz atacak olursak;



Tabii bizim eşcinsel tayfamız full megaloman olduğu için neredeyse 85 kişinin %75' i kendini beğenip "elbette yatarım" demiş ama bunu derken kuvvetle muhtemel "bir başkası olsam ve kendimi görsem yatmak isterim" diye algıladığından sonuçlar böyle.

Diğer taraftan ikinci bir ankette;



ikinci ankette ise ilk anketin neredeyse tam tersi bir sonuç çıkmış. Süreyi az tuttuğumdan ve tekrar hatırlatma yapmadığımdan dolayı katılımcı sayısı az olsa bile sonuç değişmezdi diye düşünüyorum. Bu ankette ise "ensest ilişki" akla geldiği için doğal olarak olumsuz sonuç çıkmış.

Velhasılı bu tarz ilişkileri yadırgayan tek kişi değilim. Ensest, pedofoli, ölü sevici vs. gibi sapmış olan cinsel dürtülerin kabul edilebilir bir yanı yok.

Ha filmdeki ikizler beni aralarına alsınlar sorun yok adsafdss öhüm ne diyorduk. 

imdb'den 6.5 alan filme benim puanım ise 4.

Filmin yauşuklusunu seçecek olursak; kendine has karakteristik (!) surat ifadeleri olmasına rağmen elbette ikizleri seçiyorum.


Tobias and Stefan Schönenberg





Drink Me (2015)



Hep kısa metrajlı filmler tanıtıyorsun deyince ben de uzun metrajlı bir film izleyeyim de araya sıkıştırıvereyim dedim sevgili okuyucu.

2015 İngiltere yapımı filmimiz Korku, Gerilim türünde karşımıza çıkıyor.

Toplam 3 kişinin etrafında dönen film de karakterleri film boyunca üzeri giyinik olarak göreceğiniz sahne süresi çok az :D Maşallah her zaman soyunuklar hem de anadan üryan lol.

Aslında filme "uzun metrajlı korku öğeleri serpiştirilmiş porno film tadında" desekte olur fekat "ah keşke şöyle bi evim olsa, şöyle de bi sevgilim olsa, yatakta, yemekte, spor arası, duş sonrası, kapı vedalaşması aklıma neresi gelirse sevişir, öpüşür, yiyişirim" de diyebilirsiniz. (Ah ah) öhüm.

Efenim, tahmin edeceğiniz üzere Andy ve James iki sevgili ve güzel bir eve taşınıyorlar. Tam evlenme arefesinde iken Andy sokakta bulduğu bir müzik kutusunu evine getirir. İnsan bi düşünür ne diye attılar bunu diye. Bu müzik kutusu ile birlikte işler hafiften sarpa sarmaya başlar ve en nihayetinde evlerine kısa süreli de olsa 3. bir şahsı kiracı olarak almaya karar verirler. Bakalım evlerine aldıkları Sebastian ile bu ikilinin sevgi dolu dünyaları ne duruma gelecektir?

Daha mı bağlanacaklar yoksa???

imdb den 135 kişinin oylaması ile 3.7 alan filmimize benim puanım ise o güzel nü sahneler adına 5. (:D)

Sıra geldi filmin yauşuklusunu seçmeye; elbette ki;


(Ne alaka penisinin etkisiyle falan hıh - tamam estetik bir penisi var :P)


Emmett Friel (James)

Lakin bir çoğunuzun Sebastian rolündeki Chris Ellis-Stanton'u seçeceğine de eminim.


Ereksiyon Olamıyorum



Tumblr bloguma gelen br mesajda anonim takipcim der ki,

"Ogay kendi kendimi hapsettiğim bi hapishane içindeyim. Pasif ilişkiyi denedim ama istediğim zevki alamadım. Aktif bir ilişkiye girmek istiyorum, bunu hayal ederek mastürbasyon yapıyorum, zevk alıyorum. Ama iş gerçek hayata gelince pısırıklaşyorum. Ya partnerim beni yeterli görmezse diyorum. Partnerimide geçtim ben kendimi yeterli göremiyorum. Birden bire kendimi hiç erkeksi hissedemiyorum. Feminen hissetme gibi bir takıntım var hatta. Çocukken feminen olmasamda fazla kibar herkesi önemseyen bir erkek çocuguydum. Gittigim okulda sesi ince olana bile top diyorlardı zaten seviyesiz bir okuldu kekolarla dolu. Ama ben kendimi savunmak yerine hep hakaretleri karsısında pısırık kaldım. Hep duymazdan gelmeye calıstım. Ama onların dediklerine öyle inandırmışm ki kendimi. Şimdi ne yapsam kendimi feminen hissediyorum. Kendimi aktif olabilecek kadar erkek hissedemiyorum. Erektem kayboluyor. Ve bunu bir türlü aşamıyorum."

Maalesef gerek dünya gerekse ülkemiz okullarında "ötekileştirme" hatta "her türlü ötekileştime" mevcut. Sesi incedir, şişkodur, şaşıdır, kısadır, şivesi bozuktur, gözlüklüdür, albino hastalığına sahiptir vs. bunlar istemediğimiz kadar çoğaltılabilir. Saygı ve sevgiden yoksun, farklı olanı parmakla gösteren bir toplulukta bu tarz ötekileştirmelere maruz kalanların ne tür bir ruhsal çöküntü yaşadığını maalesef kendilerinden başka kimse bilemez.

Hal böyle iken önemli olan kendimizin farkında olmaktır "kim ne der" den ziyade "ben ne diyorum" demek lazım. O yıllar da, o arkadaşlıklar da gelip geçiyor. 

Bu sebeple bu tarz hakeretler karşısında kendi deyiminle "pısırk" kalmamışsın ve en baba tabiri ile "siklememişsin". Sen o taş devri öküzüne istediğin kadar nasihat et, bilgilendir, örneklendir nafile. "Yaşamadan bilemez ki ömründe illaki yaşattıklarını yaşar" buna emin ol. Maalesef o dönemlerden sana kalan "özgüven eksikliği" olmuş.

Olay kafada bitiyor. Erkek adam feminen olamaz ya da feminen kişi erkek olamaz diye bir şey mi var? İlk defa duyuyorum. Porno filmlerinde hiç görmedin mi feminen tavırları olan bir erkeğin altında inim inim inleyen birini? (porno mu? (o.O) yani bana anlattılar yoksa ben bilmem anlamam lol yersen :D) 

Bu tarz mitleri kafandan sil. Daha düne kadar skinny tarzı kotları giyenlere "o ne lan karı gibi daracacık" diyenler bugün bırak skinny kotu bildiğin tayt gibi vücudu saran pantolonlarla sokaklarda dolaşmakta. (Her türlü mal beyanı ile birlikte :P)


Gelelim aktif - pasif olayına ki, aktif olan hele hele fullll aktif olan "erkek" olmuyor ya da "eşcinsel değilim ben sadece sikiyorum" da olmuyor. Erkek olarak hemcinsinle yatıyorsan eşcinselsin arkadaş nokta. Pasif olan kişi de "kadın" olmuyor. Her ikiside sapına kadar erkek. >> Bu kafada olan insanlar baştan kaybeder zaten. <<

İlişkilerde illâki cinsel bir şeyler yaşanacak diye bir mit yok. Kendinde dediğin gibi kendini kendi kendinin hapishanesine hapsetmişsin. Eh kilidide kendi elinde. Yetersiz olurum, yetersiz kalırım düşüncesini bırakıp olayı akışına bırakman gerekiyor. 

;)

Wonderkid (2016)


Wonderkid (2016)

2016 İngiltere yapımı filmin süresi 32 dk.

Dünya kupasının gündemde olduğu şu günlerde futbol dünyasından bir filmi tanıtmazsak olmaz dedim iyi de ettim. Şüphesiz Dünya^daki bir çok meslek grubunda olduğu gibi futbolda da eşcinseller varlar ve var olmaya devam edecekler. Lakin bunlardan çok çok azı açıldığı için futbol genelde "hetero" sporu gibi geliyor. Oysa soyunma odalarındaki testesteron kokuları, bulgeler ve popolar kimbilir hangi oyuncuların iç çekmesine sebep oluyor.

Wonderkind' de ise Londra Premier Liginde oynamaya başlamış futbolcumuzun iç çatışmalarını, gizli kalmak zorunda kalan eşcinselliğini izliyoruz. Ve filmin sonunda "Kendin olmak" ile ilgili güzel bir cevap veriyor ki herkes "oynadığı oyun mu önemli yoksa cinsel yönelimi mi?" sorusunu kendine sormadan edemiyor.




imdb den 6.9 alan film benden ise 9 alıyor.

Kısa film tanıtımı tadında olmadığı için filmin yakışıklısını da seçebilirim. Bir çoğunuz menejere de yürüyebilir ama ben Chris MASON'u seçiyorum. :))




Futbol demişken Cristiano Ronaldo' nun eline kimse su dökemez. Fırsat buldukça sahadaki büyük ekrandan "acaba beni çekiyorlar mı" diyerek devamlı gözü ekrana kayan fitbolcumuzuda böylelikle anmış olalım ;)